Perşembe

3 yıl oldu, kozmik odalara girilmedi..

(agos, 15 ocak 2010)

3 yıl oldu. Yani 19 Ocak’ta o alçakça cinayetin üzerinden 3 yıl geçmiş olacak. Yakın tarihimizdeki aydınlanmamış cinayetlerle karşılaştırıldığında kısa bir süre maalesef. Çok uzun yıllardır, arkasındaki sır ve sis perdesini aydınlatamadığımız cinayetlerimiz var. Abdi İpekçi’nin katili önümüzdeki günlerde artık hür bir insan olarak hayatına devam edecek. Dan Brown’la kitap yazma gibi planları var.  İpekçi’nin ailesinin hislerini anlamak bizler için mümkün olmasa gerek. Uğur Mumcu cinayetinin arkasındaki sır perdesi de aydınlanabilmiş değil. Mehmet Ağar’ın cinayetten sonra Mumcu ailesine bahsettiği, “çekersem duvar yıkılır” dediği  o tuğla çekilemedi. O tuğla çekilseydi belki de Hrant ve çok sayıda insan ölmeyecekti. Bilemiyoruz. Fakat bazı kozmik odalara girilmiş durumda.
Takip ediyor olmalısınız. Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın Ankara’daki evinin yakınında şüpheli hareketler üzerine gözaltına alınan 2 TSK mensubunun Arınç’a suikast planlamış olabileceklerine dair doğan kuvvetli şüphe üzerine soruşturma genişletildi. Sözkonusu iki TSK mensubu sorgulandıktan sonra serbest bırakılsa da bu iki kişinin emrinde bulunduğu Özel kuvvetler biriminde günler süren bir arama yapıldı, sivil kuvvetlerce. Kozmik oda olarak tabir edilen bölümlerde sivil bir hakim günler boyunca bazı belgeleri inceledi. Ne bulduğunu bilemiyoruz. Ancak gelişmenin TSK ile AKP hükümeti arasında yeni bir “tansiyon” ya da gündem yarattığı ortada. Yine saatler süren zirveler yapıldı Hükümet ile Genelkurmay arasında. Gelişme laik elit cephede yine huzursuzluk yarattı. Aramayı yapan hakimin takip edildiği yönündeki haberler ve iddialar bu tansiyonun tuzu biberi oldu. Bu tür her gelişmede TSK’nın yanında saf tutan laik elit cephe sivil bir komplo ile karşı karşıya olduğumuz konusunda emindi. Hakimi takip ettiğinden şüphelenilen askerlerin aşçı marangoz gibi kimselerden oluştuğunu açıklanması üzerine CHP lideri Baykal, olup biteni “Kozmik patates” olarak nitelemekte beis görmedi. Oysa kozmik odadaki arama, evet yakın  tarihimizin tüm karanlık olaylarına belki ışık tutmayabilirdi ama herhalde normal bir demokraside, vatandaşların hayatını yıllar boyunca karartan bir merkezin kapılarının açılmasından bu kadar rahatsız olmak da aslına bakılırsa başlı başına skandaldı. Seferberlik Tetkik Kurulu’nun arşivlerinde bulunacak bilgilerden MHP rahatsız olabilir, bu doğal. Ama ne zamandır zaten MHP’yi rahatsız eden her gelişme, CHP’yi de rahatsız ediyor, neye şaşırıyoruz ki?
Baykal’ı ve bu gelişmeden rahatsız olanları kendi hallerinde bırakalım. Diğer kozmik odalara gelelim. Bu gazeteyi ve davayı takip edenler herhalde farkındadır. Hrant davasında kayda değer bir gelişme yaşanmıyor 3 yıldır. Cinayet öncesi ve sonrasında gerek jandarma, gerekse emniyet kanadında ciddi ihmaller yaşandığı ortada. Bir kısmı lakaydiyet ile açıklansa da bir kısmına bu kadar basit –ve aslında basit olması yüzünden korkunç- bir açıklama getirmek zor. Hrant’a suikast yapılacağı yönündeki ihbarların –kasıtlı ya da kasıtsız- ciddiye alınmaması davanın sadece bir boyutu. Diğer boyutta ise emniyet daha da şüpheli bir konumda. Cinayet sonrası yapılan telefon görüşmeleri, Erhan Tuncel’in polisle ilişkisi,Mc Donalds bombalaması sonrasındaki  hukuki “rahatlık”, emniyeti ve jandarmasıyla “devlet”i , bu cinayette zor bir durumda bırakıyor, en kibar tabirle.

Üstelik bu tabloya, cinayetin arkasında daha da karanlık eller olabileceği ve bu ellerin hiç de yerel makamlarla sınır olmayabileceği yönündeki bulguları ve ifadeleri katmıyoruz. Kastettiğimiz açıktır: Ergenekon. Bu örgütlenmenin cinayetle ilişkili olabileceği konusunda ifadeler ve bulgular var. Bu ifade ve bulguları da kattığımızda manzara olduğundan daha da vahim bir hal alıyor.
Özetle 3 yıl oldu. Şu basitlikte bir fikir ortaya atmıyorum: Arınç için TSK ile bir kez daha papaz olmayı göze alarak kozmik odalara dalıveren sivil otorite, bu konuda niye kılını kıpırdatmıyor? Evet konuya bu basitlikte yaklaşmamaya çalışıyorum. Ama çok açık söyleyeyim, şartlar aslına bakılırsa beni bu basitlikte düşünmeye zorluyor. Tabii ki hiç şüphe yok, bir başbakan yardımcısına suikast planlandığı, hele bu planların devlet içinde bir ekip tarafından yapıldığı yönünde bulgular varsa, bu sonuna kadar araştırılmalıdır.
Ancak ortada bir de cinayet var. Agos gazetesinin önündeki kan hala kurumadı. Hrant öyle korumalarla gezen, arkasında resmi güç bulunan birisi değildi. Kim olduğunu bir kez daha tarif etmeyeyim. Hrant askerin ve polisin göz önünde vurulabilecek kadar korumasız birisiydi.
Ama hepimiz biliyoruz ki  bu cinayet de bazı odalarda planlandı. Bu odalarda kimler vardı?Bu odalarda yapılan planlardan kimlerin haberi vardı? Perde arkasındaki ortaklar yargı önüne çıkabilecek mi? Bu sorulara 3 yıldır yanıt arıyoruz. Kozmik ya da değil, böyle odalar olduğunu dava dosyasına bakan herkes görebilir. Artık bu odalara girmenin zamanı gelmedi mi?. Tüm aydınlanmamış cinayetler için. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder