Pazartesi

Neden şimdi?

(agos, 7 nisan 2011)
 Hrant’ı öldürdüğünü itiraf eden, dolayısıyla, hukuken Hrant’ın katili olarak adlandırmakta bir sakınca bulunmayan Ogün Samast, çocuk mahkemesinde ifade verdi bu hafta başı, ifadelerini de okudunuz. Bu seferki duruşma hayli farklı cereyan etti. Samast kendisinden beklenmeyecek bir edebilik ve bakış açısıyla ülkede o dönemde hakim olan milliyetçi havayı yaratan basından hesap sordu. Konu ilginçtir.

Önceki duruşmada Samast’ın hukuki durumu “suça sürüklenen çocuk” olarak tanımlandı mahkeme heyetince, hatırlarsanız. Bu ifadenin Samast’ı hayli masumlaştırdığı o vakit de yazıldı çizildi. Fakat çocuk mahkemesi hukuki olarak 18 yaşın altında suç işleyen çocuklar için bu tabiri kullanıyor, Samast’a özel bir durum değil bu. Neyse Samast, suça sürüklenen çocuk sıfatıyla ifade verdiği çocuk mahkemesinde, hiç de çocukça sayılmayacak laflar etti. Birkaç noktayı öne çıkarmak iyi olur.

4 sayfalık bir mektup yazan Samast, sözlerine şöyle başıyor: “Lanetli bir nehir gibi akıp giden gençliğimi tükettiğim bu yollarda yaşanılanları tüm ayrıntılarıyla anlatıyorum..” Sarkastik olmaya lüzum  yok deyip devam edelim:

“Damarlarında cahilliğin aktığı ilk gençlik yıllarımda nereden bilebilirdim Agos gazetesini, nereden tanırdım Hrant Dink’i. Ermeni nedir? Hiç bilmezdim... Taaki eski sabıkalı Yasin’in bana internetten gösterdiği manşetler ve okuttuğu yazılar ile bana baskı oluşturarak beni sürüklediği kin ve nefret girdabında kaybolmam ile başladı olaylar. ‘Utanmaz Ermeni’ diye manşetleri atanlar Hürriyet ve Vatan gazeteleri değil miydi. Ben mi attım o manşetleri, adamın yazdığı yazının bir bölümünü cımbızla alıp provokatörlük yapan kimdi, ben miydim? Bu manşetler ve yazılar yüzünden mahkeme köşelerinde onu ve Orhan Pamuk’u süründüren halkımızın önüne bunlar vatan haini, devlet düşmanı bize küfreden, aşağılayan, bölmeye çalışan diye hedef gösteren ben miydim? Emin Çölaşan o yazıyı cımbızla çekip yazmasaydı bunların hiç biri yaşanır mıydı? Soruyorum size... Bunları yazanlar yurdumun aydınları, entelektüelleri, sosyologları değil miydi? Ben kurban oldum, başkaları olmasın. Beni teşvik eden Emin Çölaşan nerede? Bu manşetleri atan Vatan ve Hürriyet gazetesindeki yönetici ağabeyler nerede?”

 

Sonuna kadar haklısın Ogün Samast. Bugün ortada yoklar. Ve onlar sadece Dink’i değil, bu memlekette resmi görüşün, çiğ milliyetçi görüşün önünde ne varsa onu parçalamak, itibarsızlaştırmak için ellerinden geleni yaptılar. Kürtler de, Rumlar da solcular da Ermeniler de tavizsiz demokratlar da bundan payını aldı. Ama onlar bu manşetleri atmaya tek başlarına karar vermediler. Kah resmi devlet, kah derin devlet, kah MİT, kah Genelkurmay, kah Emniyet tarafından bu manşetleri atmaya teşvik edildiler. Bunu bugün  hepimiz biliyoruz. Görünen o ki seni azmettiren Yasin Hayal’i de onlardan bazıları azmettirdi. Dink’in vurulmasını sağlayan atmosferi onlardan bazıları oluşturdu. Yani sen şimdi suçu onların üzerine atmaya çalışıyorsun ama şunu bil ki bir yapının iki farklı kollarısınız ikiniz. Medyayı hedef gösterirken aslında ikinizi de  yönlendiren yapıyı deşifre etmen gerekirdi. Ama tabii sen bu kadarını bilmiyorsun muhtemelen. “Orhan Pamuk akıllı olsun” diye bağıran Yasin Hayal’i, bir de onun üzerindeki birkaç ismi biliyorsun. Gel gör ki savcılık işte bu derin yapıyı pekala ortaya çıkarabilirdi. Henüz çıkaramadı. Onun yerine Hrant cinayetindeki ihmalleri yazan Nedim Şener’in peşindeler. Onun yerine Gülen yanlısı polislerin Dink cinayeti de dahil olmak üzere Emniyet içinde neler yaptığını araştıran Ahmet Şık’ın ve kitabının peşindeler. Tekrar ifadene dönelim, bakalım ne diyorsun?

“Emin Çölaşan, Vatan ve Hürriyet gazetesinde bu manşetleri atanlardan şikâyetçiyim. Onu (Hrant Dink) gördüm vurmaktan vazgeçtim, iki yumruk atacaktım, aklıma Yasin geldi. Korktum. Aklıma o manşetler o yazılar geldi, ne yaptığımı dahi hatırlayamayacak hale geldim. Bugün olsa tartışırdım, konuşurdum belki de ben haklı çıkardım.”

Bak sen şu işe.Bu ifadeleri okuyunca doğrusunu isterseniz benim aklıma iki soru geldi: Neden şimdi? Ve neden sadece Hürriyet ile Vatan. Tamam Samast’ın dediklerinde yanlış olan bir şey yok, doğru, başka biri söylese altına imzamızı atarız, zaten başka birinin söylemesine gerek yok, yıllardır  bunu yazıp çizip duruyoruz.. Evet bunlar doğru ama gazeteci şüphe duyan bir insandır ve sürekli neden diye sormak zorundadır. Neden şimdi? Ve en önemlisi bunları yazan  Samast mı?

İki soru aslında birbiriyle bağlantılı zaten. Bunları Samast’ın yazdığını düşünmemiz zor. Kendi ifadesiyle Ermeni nedir bilmeyen bir gencin bugün çıkıp da kapsamlı bir medya eleştirisi yapması öncelikle kendi içinde tutarsız, tutarlı olsa bile neden şimdi sorusunu sorduğumuzda ifadenin mantığı kendiliğinden çöküyor. 2007 yılında işlenen bir cinayetten söz ediyoruz ve Samast 4 yıl sonra çıkmış ifşaatlarda bulunuyor. “Neden şimdi?”nin ilk yanıtı Samast’ın bunları söylemiş olamayacağı yönünde kuvvetli bir kanaat sunuyor bize. Neden şimdi’nin başka yanıtları da olmalı ama. Ve ilk cevapla bağlantılı gidersek, Samast değilse kim söyletti bunları? Doğal olarak tek cevap, azmettirenler oluyor. Ve belli ki Yasin Hayal’den bahsetmiyoruz, daha yukarılardan bir yerlerden bahsediyoruz. Ülkede mevcut atmosfere baktılar ve “bu yolda bize ekmek var” diye düşündüler muhtemelen. O cepheye vuranın başına bir şey gelmiyor, üstelik madalya takılıyor.Bir ikinci ihtimal de şu: azmettirenler değil de bu işe göz yumanlar bu işteki rollerinin artık iyice açığa çıktığını çıkacağını görüp, projektörleri başka yere çevirmeye çalışmakta..Bu ikinci seçeneği de hafife alamayız herhalde. Hatta bu hat üzerinden gidersek bol bol spekülatif, konspiratif yorumlar otobanına da girmiş oluruz. O yüzden burada duralım ama son aylarda olup bitenlere bakıldığında bu ihtimalin de zayıf görünmediğine dikkat çekmiş olalım. Yine de böyle bir yönlendirmeye kalkışmaya cesaret edemeyeceklerini düşünüyorum şahsen. Çünkü bu tip bir  çalışmanın basına sızacağı besbelli.  

Kaldı ki şu da var: Dink’i hedef gösterenler sadece Doğan madyası  ve Çölaşan değildi. Herhalde onlar kadar aşırı sağ basını, sağ siyaset dünyasını da burada anmak gerekecek. Öyle değil mi? Yeniçağ, Ortadoğu gibi gazeteleri atlamış Samast. Bazı milletvekillerini,grupları de. Mesela Agos önünde gösteri yapan faşisteri hiç anmamış. Yani Samast’a “bu fikri verenler” eksik bir kompozisyon çizmişler. Muhtemelen bilerek bu kompozisyon eksik çizildi. Nedenini yukarıda konuştuk.

Tekrar Samast’ın  söylediklerini gözden geçirecek olursak. Ne  demiştik? El hak doğrudur. Onların bir günah çıkarmasını bekliyoruz., bekleyeceğiz, hatta onlar hakkında neden kanuni takibat yapılmadığını da soruyoruz, zira yazdıkları söyledikleri “Halkı kin ve düşmanlığa sevketme”  fiiline pekala girerdi. Fakat bu sözleri Samast’ın söylemesinden nasıl bir sonuç çıkarmalı diye bir mesele varsa önümüzde, denklem  şudur: Meşhur laftır, Bir çemberi yeterince küçük parçalara ayırırsanız birçok doğru elde edebilirsiniz. Dolayasıyla çemberi her daim gözönünde bulundurmak gerekiyor.

 

Not: Bu hafta doğum günümüz. Saksı sokak’taki büronun geniş balkonunda güzel bir perşembe akşamı ilk sayıyı büyük bir heyecanla elimize almamızın üzerinden 15 yıl mı geçmiş? Nice yıllara.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder