Kibir kadar, hayat tarafından terslenen bir tutum yoktur herhalde. Siz ne kadar çevrenizi, güçsüzleri ezerseniz, kendinizi ulaşılmaz bir yere koyarsanız, hayat da ama öyle ama böyle; er ya da geç size ders verir. Osmanlı zaten bunu bildiği için “Mağrur olma padişahım, senden büyük Allah var” lafını türetmiştir. Kastımız AKP ve Başbakan Erdoğan’ın günden güne artan kibirli, otoriter, gücünü göstere göstere, eze eze sergilemeyi seven tavrı. Bu tavır hem arşa eriyor hem de ivme kazandığı oranda da duvara tosluyor, ilginçtir.
Son bir haftalık kesiti alalım. Erdoğan Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi’nde bir konuşma yaptı. Sonra da parlamenterlerin sorularına tek tek yanıt verdi. Bir parlamenter kalktı ve Türkiye’deki dini azınlıkları eşit muamele yapılıp yapılmadığını sordu. Gayet makul bir soru, zira daha Malatya Katliamı ile ilgili olarak komutanlar, öğretim üyeleri filan içeri alınmış, Hrant cinayeti konusunda da polis şefleri, jandarma komutanları ihmali oldukları gerekçesiyle yargılanıyor veya görevden el çektiriliyor ve aynı zamanda bunları yazanlar içeri atılıyor, haklarında dava açılıyor. Soruyu soran Halk Birliği Hareketi Milletvekili Muriel Marland-Militello. Ne yapıyor Erdoğan? Soruyu sorana “Arkadaş belli ki Türkiye’ye Fransız” diyor, kahvehane edebiyatıyla Avrupalıları aşağılayacak, niyeti belli. Lafı gediğine koydum havasında.Ama işte, ne diyorduk, hayat. NTV ve bazı gazeteler gidiyor Militello ile konuşuyor ve Fransız diye alay edilen parlamenterin Ermeni olduğu ortaya çıkıyor. Üstelik 1915’te İstanbul’u terk etmek zorunda kalmışlar. Annnesinin adı Madlen.Üstelik onlara yardımcı olanlar Türklermiş. Söyleşide Türkler’e ne kadar minnetar olduğunu da öylüyor Militello. Bu toprakların tarihine Erdoğan’dan çok daha aşina olduğu ortada. Ama Erdoğan bundan bir ders almıyor, Türkiye’ye geliyor hala kendini eliştirenlere “Türkiye’de de kendi ülkesine Fransız olanlar var” diyor. Ders almak da bir erdem ama boş vermiş Erdoğan.